Büyük bir aileyi geçindirmenin sıkıntıları onunla arayı kapatmak için başlıyor.
- The pressures of supporting a big family are beginning to catch up with him.
Sınıfınla aynı düzeye gelmek için çok çalışmalısın.
- You have to study hard to catch up with your class.
O, diğer üyelere yetişmek için çok hızlı koştu.
- She ran very fast to catch up with the other members.
Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
- I quickened my steps to catch up with her.