arz

listen to the pronunciation of arz
التركية - الإنجليزية
{i} supply

Because of fighting in the region, the oil supply was temporarily cut off. - Bölgedeki savaştan dolayı petrol arzı geçici olarak kesildi.

Prices depend on supply and demand. - Fiyatlar arz ve talebe bağlıdır.

{i} offer

Tom became a billionaire when his company sold shares in an initial public offering. - Onun şirketi halka arz hisse sattığında Tom milyarder oldu.

presentation
the earth
preferment
presentation, demonstration; submitting, submission; supply
demonstration; submission
exhibition
(Ticaret) bid
(Ticaret) lodgment
(Ticaret) presentment
submitting
width
supply side
terrene
breadth
display
{i} demonstration
arz etmek
tender
arz etmek
offer an opinion
arz ederim
present
arz ederim
submit

gereğini bilgilerinize arz ederim.

arz ve talep
supply and demand
arz ve talep dengesi
(Pazarlama) Balance of supply and demand, supply and demand balance
arz-talep dengesi
Balance of supply and demand, supply and demand balance
arz-ı endam
figuring the supply-i
arz etmek
a) to present b) to offer (an opinion) c) to submit
arz ve talep
supply and demand sunu ve istem
arz ve talep kanunu
law of supply and demand
arz ederim
i submit
hayati tehlike arz eden
safety-critical
saygılarımla arz ederim
yours sincerely
önem arz etmek
be important
arz etmek
bring forward
halka arz
Initial offering
arz etmek
exhibit
arz etmek
display
arz etmek
subject
bakiye arz etmek
(Kanun,Ticaret) show a balance of
bireysel arz
(Ticaret) individual supply
birlikte arz
(Ticaret) joint supply
fiziki arz
(Ticaret) physical supply
genel arz
(Ticaret) general cash offer
halka arz
(Ticaret) security offering
halka arz
(Hukuk) public offerings
halka arz
(Ticaret) public flotation
halka arz
(Ticaret) public offering

Tom became a billionaire when his company sold shares in an initial public offering. - Onun şirketi halka arz hisse sattığında Tom milyarder oldu.

piyasa arz eğrisi
(Ticaret) industry supply curve
sonsuz arz esnekliği
(Ticaret) perfect elasticity of supply
tersine dönen arz eğrisi
(Ticaret) regressive supply curve
toplam arz
(Ticaret) total demand
ulusal arz
(Ticaret) national supply
التركية - التركية
(Hukuk) Sunu, yeryüzü parçası
(Osmanlı Dönemi) f. Ardıç adı verilen bir ağaç
Anlatma, bildirme
Sunma
Yüksek bir makama anlatma, bildirme
Yeryüzü parçası
Bir mal ya da hizmetin piyasaya sürülmesi
(Osmanlı Dönemi) yer, dünya sunma, takdim etme
Piyasaya sunulan mal ya da hizmet
Yer, yeryüzü
Satılmak üzere pazara sürülen mal ya da hizmet
En, genişlik
arz etmek
Saygı ile bildirmek
arz etmek
Sunmak
ARZ VE İSTIZAN
(Hukuk) Müsadeye arzetmek
arz dairesi
bakınız: enlem dairesi
arz derecesi
bakınız: enlem
arz odası
Yüksek mevkide olan insanların halkla görüştüğü oda
arz odası
Padişahın elçileri veya yabancı ülkelerin temsilcilerini kabul ettiği oda
arz talep kanunu
Piyasalarda sunu ve istem dengesini düzenli tutma sistemi
arz ve talep
Üreticinin piyasaya mal çıkarması ve tüketicinin piyasadan mal çekmesi olayları, sunu ve istem
halka arz
Halka Arz, şirketlerin kaynak ihtiyacını karşılamak amacıyla özkaynak yoluyla senet ihraç ederek (fonlama) kaynak sağlamasıdır. Şirketler kaynak ihtiyaçlarlarını faiz karşılığı yabancı kaynaklardan (borç) ya da özkaynaktan (ortaklardan sermaye yoluyla veya faaliyetler sonucu kazanç yoluyla) sağlar
aktarı arz
(Osmanlı Dönemi) dünyanın her tarafı
arz
المفضلات