Toplantı gelecek pazar düzenlendi.
- The meeting was arranged for next Sunday.
Kayalar Japon tarzı bahçede güzel biçimde düzenlendi.
- Rocks are beautifully arranged in the Japanese-style garden.
Onlar bir toplantı düzenlediler.
- They arranged a meeting.
Çiçekleri güzel düzenledi.
- She arranged the flowers beautifully.
Saçımı düzenlemek zorundayım.
- I have to arrange my hair.
O Deal'in içinde ve çevresinde ev alışı ve satışı düzenlemektedir.
- She arranges the buying and selling of houses in and around Deal.
O, çiçekleri düzenlemeyi seviyor.
- She likes to arrange flowers.
Çiçek düzenlemeyi öğrenmek istiyorum.
- I'd like to learn how to arrange flowers.
Onlarla önceden hazırlıklar yapmalıyız.
- We must make arrangements with them beforehand.
Biz bir anlaşmaya vardık.
- We've come to an arrangement.
Biz Pazartesi günü saat akşam 6'da buluşmak için anlaşma yaptık.
- We made arrangements to meet at 6 p.m. on Monday.
Tom elbiselerini asar, sonra onları rengine göre düzenler.
- Tom hangs his clothes, then arranges them by color.
Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.
- Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement.
Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
- Poetry consists of the best words arranged in the best order.
Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.
- Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement.
Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
- Yuriko arranges flowers in her spare time.
... So clearly it would be in how the atoms are arranged. ...
... Well, my compatriot, Sergey Brin, who last year arranged ...