an obstacle, delay, or disadvantage

listen to the pronunciation of an obstacle, delay, or disadvantage
الإنجليزية - التركية

تعريف an obstacle, delay, or disadvantage في الإنجليزية التركية القاموس.

setback
geçici başarısızlık
setback
başarısızlık

İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı.. - Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback.

Bu sadece küçük bir başarısızlık. - It's only a minor setback.

setback
geri bırakma
setback
gerileme

Bu sadece geçici bir gerileme. - This is only a temporary setback.

setback
yenilgi
setback
kötüleme
setback
kötüye gitme
setback
düşme
setback
{i} aksilik

Daha fazla aksilik görmüyorum. - I don't see any more setbacks.

Aksilikler ve hatalı başlangıçlar olacak. - There will be setbacks and false starts.

setback
{i} içeri hizada inşa etme
setback
{i} aksama

Birkaç erken aksamanın dışında proje iyi ilerliyor. - Apart from a couple of early setbacks, the project is progressing well.

setback
{i} kötüleşme
setback
yüksek binalarda üst katların alt katlara nazaran daha geriden inşa edilmesi
setback
{i} geride inşa etme
setback
(Askeri) ATALET TESİRİYLE GERİ HAREKET, GERİLEME: Bir mermi ateşlendiği zaman; mermi içinde serbestçe hareket edan parçaların atalet sebebiyle, geri istikamette ani hareketi. Bu kuvvetten, ihtiraklı bir tapada bir yay veya pimi geriye itmek veya bir tapayı faaliyete geçirmek için kullanılır
الإنجليزية - الإنجليزية
setback

After some initial setbacks, the expedition went safely on its way.

an obstacle, delay, or disadvantage
المفضلات