الإنجليزية - التركية
تعريف all that people individually sense and feel of our selves في الإنجليزية التركية القاموس.
- understanding
- {i} kavrayış
- understanding
- {i} anlayış
Yani, Çin ulusuna karşı daha anlayışlıyım.
-That's to say, I have a better understanding of the Chinese nation.
Tom ve Mary'nin bir anlayışı var.
-Tom and Mary have an understanding.
- understanding
- {s} zeki
- understanding
- halden anlamak
- understanding
- akıl
- understanding
- anlayarak
- understanding
- antant
- understanding
- anlayışlılık
- understanding
- uzlaşma
- understanding
- {f} anla
Tom Mary'yi Fransızca anlamakta zorlanmadığını söylüyor.
-Tom says that he has no trouble understanding Mary's French.
Bu tür müzik, daha yaşlı insanların anlamakta zorluk çektiği bir şeydir.
-This kind of music is something that older people have difficulty understanding.
- understanding
- {i} uyuşma
- understanding
- understandinglyanlayışla
- understanding
- {i} anlaşma
Bir anlaşmamız olduğunu düşündüm.
-I thought we had an understanding.
Onlar bir anlaşmaya vardı.
-They came to an understanding.
- understanding
- anlaşmazlığın halledilmesi
- understanding
- {i} anlaşma: We have come to an understanding. Bir anlaşmaya vardık. He attends the meetings on
- understanding
- {s} halden anlayan
- understanding
- {s} halden anlar
- understanding
- {i} hissetme
- understanding
- {s} akıllı
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف all that people individually sense and feel of our selves في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- understanding
all that people individually sense and feel of our selves
الواصلة
all that peo·ple in·di·vi·du·al·ly sense and feel of our selvesالتركية النطق
ôl dhıt pipıl îndîvîcuıli sens ınd fil ıv aur selvzالنطق
/ˈôl ᴛʜət ˈpēpəl ˌəndəˈvəʤo͞oəlē ˈsens ənd ˈfēl əv ˈour ˈselvz/ /ˈɔːl ðət ˈpiːpəl ˌɪndɪˈvɪʤuːəliː ˈsɛns ənd ˈfiːl əv ˈaʊr ˈsɛlvz/
Resimler
المفضلات