akıllandırıcı

listen to the pronunciation of akıllandırıcı
التركية - الإنجليزية
salutary
Effecting or designed to effect an improvement; remedial: salutary advice
Promoting good health; wholesome; curative
{a} wholesome, healthful, proper, safe
beneficial
Wholesome; healthful; promoting health; as, salutary exercise
Unpleasant, but ultimately providing a useful lesson
A salutary experience is good for you, even though it may seem difficult or unpleasant at first. It was a salutary experience to be in the minority. a salutary experience is unpleasant but teaches you something salutary experience/lesson/reminder etc (salutaire, from salutaris, from salus; SALUTE)
Promotive of, or contributing to, some beneficial purpose; beneficial; advantageous; as, a salutary design
tending to promote physical well-being; beneficial to health; "beneficial effects of a balanced diet"; "a good night's sleep"; "the salutary influence of pure air"
{s} beneficial, advantageous; promoting good health, healthful
akıl
wisdom
akıl
{i} intelligence

Someone famous said that imagination is more important than intelligence. - Ünlü biri hayal akıldan daha önemlidir dedi.

akıl
mind

The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place. - Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.

The right mind is the mind that does not remain in one place. - Doğru akıl bir yerde kalmayan akıldır.

akıl
wit

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

Tom knows better than to fight with you. - Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır.

akıl
reason

A smart dog never barks for no reason. - Akıllı bir köpek asla sebepsiz havlamaz.

This reasoning is really insane. - Bu akıl yürütme gerçekten delice.

akıl
{i} memory
akıl
brain

The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy. - Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.

Who is the brains of this operation? - Bu operasonun akıl hocaları kimdi?

akıl
mental

Are you mentally ill? - Akıl hastası mısınız?

Tom was sent to a mental hospital. - Tom bir akıl hastanesine gönderildi.

akıl
{i} advice

You were wise not to follow his advice. - Onun tavsiyesini dinlemeyecek kadar akıllıydın.

It was wise for you not to follow his advice. - Onun tavsiyesine uymamanız akıllıca oldu.

akıl
gray matter
akıl
{i} Psyche
akıl
guidance
akıl
understanding
akıl
long
akıl
idea

That's a clever idea. - Bu akıllıca bir fikir.

Actually that's a smart idea. - Aslında o akıllıca bir fikir.

akıl
headpiece
akıl
intellect

Health and intellect are the two blessings of life. - Sağlık ve akıl, hayatın iki nimetidir.

akıl
sapience
akıl
mentality
akıl
fettle
akıl
head

I admit he's smart, but does he have to talk over everyone's heads all the time? - Onun akıllı olduğunu kabul ediyorum ama o her zaman karşısındakinin anlayamayacağı şekilde konuşmak zorunda mı?

Use your head to save your heels. - Akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş.

akıl
discernment
Akıl
rational faculty
akıl
ıntellect
akıl
senses
akıl
comprehension
akıl
mind, comprehension
akıl
nous
akıl
strength of mind
akıl
idea, opinion, thought
akıl
chump
akıl
intelligence, brain, reason " us; memory" " bellek; advice" " öğüt; opinion, idea
akıl
consciousness
akıl
loaf
akıl
reason, intelligence; wisdom, discernment, discretion
akıl
bean
akıl
grey matter
akıl
prudence
akıl
sense
akıl
psycho
akıl
pate
akıl
prudent
akıl
sentient
التركية - التركية

تعريف akıllandırıcı في التركية التركية القاموس.

Akıl
(Osmanlı Dönemi) DERS
âkıl
(Osmanlı Dönemi) akıllı
akıl
Vaka'nin duyu organlarıyla hissedilip beyne nakledilmesi ve on bilgilerle yoğrulup yorumlanması
AKIL
(Osmanlı Dönemi) Bak: Akl
Akıl
(Osmanlı Dönemi) MECR
Akıl
(Osmanlı Dönemi) UNAB
Akıl
(Osmanlı Dönemi) HULÜM
Akıl
(Osmanlı Dönemi) SEDAD
Akıl
(Osmanlı Dönemi) HÜRMAN
Akıl
(Osmanlı Dönemi) HULM
Akıl
(Osmanlı Dönemi) MİRRE
Akıl
(Osmanlı Dönemi) CÂL
Akıl
us
akıl
Hafıza, bellek
akıl
Düşünce, kanı
akıl
Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us: "Akıl yaşta değil baştadır."- Atasözü
akıl
Düşünce, kanı: "Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve!"- A. K. Tecer
akıl
Öğüt, salık verilen yol
akıl
Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us
akıl
Hafıza, bellek: "Hâlâ aklımda o tufan yağmuru."- C. S. Tarancı. Öğüt, salık verilen yol
akıl
Düşünce, niyet
ÂKIL
(Osmanlı Dönemi) (E) Uyanık. Aklı başında. Tedbirli. Düşüncesi sağlam. Huşyâr
akıllandırıcı
المفضلات