Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.
 - Death is an integral part of life.
Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
 - Music is an important part of my life.
Bu teori üç kısımdan oluşur.
 - This theory consists of three parts.
Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.
 - In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
 - Both parties opposed war.
Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim.
 - I intend to take my position as a third party.
Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum.
 - I'm sorry. I'm partly responsible for it.
Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti.
 - Tom admitted that it was partially his fault.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
 - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız.
 - After the birth of your child, you should make your work part-time.
Tom zaten görevini yaptı.
 - Tom has already done his part.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
 - I try to do my part to help the community.
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
 - A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
 - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
 - I will love you for better for worse till death us do part.
Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.
 - Tom budgeted three hundred dollars for the party.
O, evinden ayrılmak zorunda kaldı.
 - He had to part with his house.
Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu.
 - No one was in a hurry to leave the party.