a point in time, as in you may need that at a later date

listen to the pronunciation of a point in time, as in you may need that at a later date
الإنجليزية - التركية

تعريف a point in time, as in you may need that at a later date في الإنجليزية التركية القاموس.

date
tarih

Takvimdeki tarih 23 Eylül 1964'tü. - The date on the calendar was September 23, 1964.

Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi.. - My water broke on the evening of the predicted birth date.

date
hurma/flör
date
{f} tarih koy
date
arkadaş

Bu gece eski bir kız arkadaşımla bir buluşmam var. - I have a date tonight with an old girlfriend.

Erkek arkadaşım ve ben ilk buluşmamızda seks yaptık. - My boyfriend and I had sex on the first date.

date
hurma

Hangisini tercih edersin, kuru üzüm, kuru erik veya hurma mı​​? - Which do you prefer, raisins, prunes or dates?

Hurmayı bademle beraber yemeyi severim. - I like to eat a date with almonds.

date
flört etmek

Sami, Leyla'yla flört etmek istiyordu. - Sami wanted to date Layla.

date
(Aİ) flört
date
{i} flört, flört edilen kişi
date
{f} bayatlamak
date
{f} zamanını belirlemek
date
{f} eskimek
date
{f} eskiden kalmak
date
tari

Takvimdeki tarih 23 Eylül 1964'tü. - The date on the calendar was September 23, 1964.

Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03 - Date of last revision of this page: 2010-11-03

date
{f} tarih koymak, tarih atmak
date
It dates from a thousand Milâttan bin sene evvelden kalma bir eserdir
date
(fiil) tarih atmak, zamanını belirlemek; çıkmak (Argo), flört etmek, buluşmak; eskiden kalmak, eski bir tarihten geliyor olmak, eskimek; bayatlamak
date
{f} tarihlendirmek
date
{f} buluşmak

Yakında buluşmak için bir randevu verdik. - We made a date to meet soon.

Mary John'la buluşmak için çıksa, Tom kesinlikle memnun olmaz. - Tom certainly wouldn't be pleased if Mary went out on a date with John.

date
{i} vade
الإنجليزية - الإنجليزية
date
a point in time, as in you may need that at a later date
المفضلات