O, nasıl golf oynanacağını bilmiyor.
- She doesn't know how to play golf.
Tenis ve golf oynamaktan hoşlanırım.
- I like playing tennis and golf.
Robert o kadar meşguldu ki golf oynamak için bir daveti geri çevirmek zorunda kaldı.
- Robert was so busy he had to turn down an invitation to play golf.
Golf oynamak çok eğlenceli.
- Playing golf is great fun.
Tom, babasının ona vermiş olduğu golf kulübüne çok bağlı idi.
- Tom was very attached to the golf clubs that his father had given him.
O, seçkin bir golf kulübüdür.
- That's an exclusive golf club.