a game or match played to break a tie

listen to the pronunciation of a game or match played to break a tie
الإنجليزية - التركية

تعريف a game or match played to break a tie في الإنجليزية التركية القاموس.

rubber
kauçuk

Lateks, kauçuk ağaçlarından gelen doğal bir maddedir. - Latex is a natural ingredient that comes from rubber trees.

Birkaç hafta sonra, doktorlar Cleveland'a sert kauçuktan yeni bir çene çıkışı yaptı. - After a few weeks, doctors made Cleveland a new jaw out of hard rubber.

rubber
lastik

Tom lastik eldivenlerini taktı. - Tom put on his rubber gloves.

Tom ve Mary her ikisi de lastik eldiven giyiyorlardı. - Tom and Mary were both wearing rubber gloves.

rubber
ıstampa
rubber
üç oyundan ikisini kazanma
rubber
berabere kalınca kazananı belirlemek için oynanan oyun
rubber
kaput
rubber
lastik ayakkabı
rubber
ovucu
rubber
{i} prezervatif

Üzgünüm, bir prezervatif olmadan onu yapmayacağım. - Sorry, I won't do it without a rubber.

rubber
{i} perdah taşı
rubber
{i} ovma bezi
rubber
{i} sürtünen parça [müh.]
rubber
berabere kalınca kazananı belirlemek için oy
rubber
{i} temizlik bezi
rubber
{i} silgi

Silgini kısa süreliğine ödünç alabilir miyim? - Can I borrow your rubber for a moment?

Kalemliğimde bir silgim var. - In my pencil case, I have a rubber.

rubber
kau

Sentetik kauçuğa allerjim var. - I'm allergic to synthetic rubber.

Birkaç hafta sonra, doktorlar Cleveland'a sert kauçuktan yeni bir çene çıkışı yaptı. - After a few weeks, doctors made Cleveland a new jaw out of hard rubber.

rubber
{i} tellâk
الإنجليزية - الإنجليزية
rubber
a game or match played to break a tie

    التركية النطق

    ı geym ır mäç pleyd tı breyk ı tay

    النطق

    /ə ˈgām ər ˈmaʧ ˈplād tə ˈbrāk ə ˈtī/ /ə ˈɡeɪm ɜr ˈmæʧ ˈpleɪd tə ˈbreɪk ə ˈtaɪ/
المفضلات