a failure to obtain or accomplish

listen to the pronunciation of a failure to obtain or accomplish
الإنجليزية - التركية

تعريف a failure to obtain or accomplish في الإنجليزية التركية القاموس.

miss
{f} kaçırmak

Trenimi kaçırmak istemiyorum. - I don't want to miss my train.

Uçağı kaçırmak istemiyorum. - I don't want to miss the plane.

miss
ıska

Bomba hedefi ıskaladı. - The bomb missed its target.

Tom'un atışı hedefi iki fitle ıskaladı. - Tom's shot missed the target by two feet.

miss
kavramamak
miss
anlamamak
miss
başarısızlık

Eğer senin düzenli desteğin olmasa, benim misyonum başarısızlıkla sonuçlanırdı. - But for your steady support, my mission would have resulted in failure.

Yorumcular Bu korkunç bir başarısızlıktı! diye bağırdılar. - That was a terrible miss! cried the commentators.

miss
(Konuşma Dili) göresimek
miss
hanımefendi

Sizinle tanışmak bir onurdur, hanımefendi. - It's an honor to meet you, miss.

miss
{f} özle

Sen Fransa'dayken seni gerçekten çok özlemiştim. - I really missed you when you were in France.

Anne üniversitedeki kızını özledi. - The mother missed her daughter who was away at college.

miss
(evlenmemiş bayanlara hitap ederken) Bayan
miss
ıskalamak
miss
i., k.dili. genç kız
miss
{f} 1. isabet ettirememek, ıskalamak, vuramamak; isabet etmemek, vurmamak: You missed the target. Hedefi ıskaladın. By some miracle the bullet
miss
(Askeri) BOŞ: Hedef üzerinde olmayan vuruş veya paralanma
miss
görmemek
miss
(fiil) ıskalamak, özlem duymak, gözlemek, vuramamak, kaçırmak, özlemek, aramak, eksik olmak, kaçırmak (fırsat)
miss
{f} vuramamak
miss
gidememek
miss
ele geçirememek
miss
bulamamak
الإنجليزية - الإنجليزية
miss
a failure to obtain or accomplish

    الواصلة

    a fail·ure to ob·tain or ac·com·plish

    التركية النطق

    ı feylyır tı ıbteyn ır ıkämplîş

    النطق

    /ə ˈfālyər tə əbˈtān ər əˈkämpləsʜ/ /ə ˈfeɪljɜr tə əbˈteɪn ɜr əˈkɑːmplɪʃ/
المفضلات