açısından

listen to the pronunciation of açısından
التركية - الإنجليزية
(Hukuk) in the light of
in terms of

North Americans are more conservative in terms of sexual morality than Europeans. - Kuzey Amerikalılar cinsel ahlak açısından Avrupalılardan daha tutucudur.

He thinks in terms of his own country. - O, ülkesi açısından düşünüyor.

in the way of
from the standpoint of
açı
angle

These two lines cut across each other at right angles. - Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.

We considered the problem from all angles. - Sorunu tüm açılardan düşündük.

açı
(Hukuk) aspect

Let's approach this problem from a different aspect. - Bu soruna farklı bir açıdan yaklaşalım.

There are other aspects. - Diğer bakış açıları var.

açısından bakarsak
looking from the viewpoint of
açıklayıcı olması açısından
In order to clarify, to be clear
açı
respect

I've failed in every respect. - Ben her açıdan başarısız oldum.

The two neighbouring countries differ from each other in all respects. - İki komşu ülke her açıdan birbirinden farklıdır.

ahlak açısından çok titiz
squeamish
açı
(Havacılık) slope
açı
perspective

I share his political perspective. - Onun siyasi bakış açısını onaylıyorum.

We should consider the problem from a child's perspective. - Problemi bir çocuğun bakış açısıyla düşünmeliyiz.

açı
camera angle
açı
angle;angle, point of view, standpoint bakım
açı
corner

I turned the corner and caught sight of a newly opened restaurant. - Ben köşeyi döndüm ve yeni açılmış bir restoranı gördüm.

There's a small shop on the corner that is open 24 hours a day. - Köşede 24 saat açık olan küçük bir dükkan var.

açı
gonio
açı
point of view

This is a valid point of view. - Bu geçerli bir bakış açısıdır.

I can understand your point of view. - Bakış açınızı anlayabiliyorum.

açı
bevel
açı
coin

Divers have found hundreds of Spanish gold coins off the coast of Florida. - Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.

içerik açısından
contextually
ses açısından
phonetically
yasa koruma açısından hassas; miras ve kazanç beyanı; Lincoln Laboratuvarları De
(Askeri) law enforcement sensitive; leave and earnings statement; Lincoln Laboratories Experimental Satellite
التركية - التركية

تعريف açısından في التركية التركية القاموس.

AÇI
(Osmanlı Dönemi) Bak: Zâviye
Açı
zaviye
açı
Birbirini kesen iki yüzeyin veya iki doğrunun oluşturduğu çıkıntı
açı
Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarı doğru arasındaki açıklık
açı
Görüş, bakım, yön, anlayış biçimi: "Bu röportajların özellikleri açı tazeliği, sunuş özelliği ve kıvrak mizahı idi."- H. Taner
açı
Görüş, bakım, yön
açı
Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye
açı
Objektifin gördüğü alan
açısından
المفضلات