Tom iyi görünümlü ve karizmatiktir.
- Tom is good looking and charismatic.
O yaşına göre yakışıklı.
- He's good looking for his age.
O gerçekten yakışıklı.
- He's really good looking.
Aptal görünmekten korkuyordum.
- I was afraid of looking stupid.
Aptal görünmeyi sevmiyorum.
- I don't like looking foolish.
Güzel bir kızla tanışmak istiyor.
- He wants to meet that good-looking girl.
O kız güzel görünümlü.
- That girl is good-looking.
O yakışıklı bir adam.
- He's a good-looking guy.
Tom yakışıklı bir adam.
- Tom is a good-looking man.
Bir şeye bakış şeklin senin durumuna bağlıdır.
- Your way of looking at something depends on your situation.
Ben bu konuya farklı bir bakış açısından bakıyorum.
- I am looking at the matter from a different viewpoint.
When I opened there was an awful-looking man at the door.
Another elderly, imposing-looking man cameup beside Abbott.
O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
- Many nights did he spend, looking up at the stars.
Bir kişinin nasıl biri olduğunu onun arkadaşlarına bakarak söyleyebilirsin.
- You can tell what a person is like by looking at his friends.
O güzel görünümlü bir kadın.
- She's a fine looking woman.
O komik görünümlü bir araba.
- That's a funny looking car.
Tom hakkında ne düşünüyorsun? Onun güzel bir sesi var. Sadece güzel bir ses mi? Pekala, onun yüzü özel bir şey değil, değil mi? Gerçekten mi! Sanırım o oldukça yakışıklı.
- What did you think of Tom? He's got a nice voice. Just a nice voice? Well, his face is nothing special, right? Really! I think he's pretty good looking.
Bu kadın çok güzel görünüyor.
- This woman is very good looking.
a funny-looking dog.
... And there's tons of research looking at relationships and ...
... start looking beyond just the people who are currently ...