şimdi

listen to the pronunciation of şimdi
التركية - الإنجليزية
now

Shall we start the meeting now? - Toplantıyı şimdi başlatalım mı?

I'm at the airport now. - Şimdi havaalanındayım.

at the present time
just

I can't think of his name just now. - Ben şimdi onun adını hatırlayamıyorum.

He came home just now. Didn't you know that? - O şimdi eve geldi. Bunu bilmiyor muydunuz?

anon
now, at the moment, at present, just now
presently
yet

I've just arrived. I haven't even emptied my suitcases yet. - Şimdi vardım. Valizimi bile henüz boşaltmadım.

I have not heard a word from him as yet. - Şimdiye kadar ondan bir kelime duymadım.

hereby
you see

Are you seeing anybody now? - Şimdi birini görüyor musun?

How many do you see now? - Şimdi kaç tane görüyorsun?

(Konuşma Dili) here and now

I can't answer you here and now. - Sana şimdi yanıt veremem.

I want you focus on the here and now. - Burada ve şimdi odaklanmanı istiyorum.

now that

Now that he's retired, Yves can look forward to a contented and placid life. - O şimdi emekli, Yves memnun ve sakin bir yaşam için sabırsızlanabilir.

I see now that I was mistaken. - Hatalı olduğumu şimdi anlıyorum.

away

We have to do this right away. - Bunu şimdi yapmak zorundayız.

I can't get away from work now. - İşten şimdi uzaklaşamam.

straightaway
at present
now now
at the moment

Where do you live at the moment? - Sen şimdi nerede oturuyorsun?

Where are you sitting at the moment? - Sen şimdi nerede oturuyorsun?

today

Today's the coldest day we've ever had. - Bugün şimdiye kadar yaşadığım en soğuk gündür.

Even now, I occasionally think I'd like to see you. Not the you that you are today, but the you I remember from the past. - Şimdi bile, ara sıra seni görmek istediğimi düşünüyorum. Fakat bugünkü seni değil geçmişten hatırladığım seni.

just now

We're very busy just now. - Biz şimdi çok meşgulüz.

I want you to take back what you said just now. - Ben söylediklerini şimdi geri almanı istiyorum.

nowadays

That's not surprising nowadays. - Şimdi bu sürpriz değil.

Nowadays, almost every home has one or two televisions. - Şimdilerde neredeyse her evde bir ya da iki televizyon var.

şimdi beklemeye geç
(Bilgisayar) standby now
şimdi bile
still, yet
şimdi bir taksi rica ediyorum
I would like a taxi now
şimdi tamam
aha
şimdi ödeyebilir miyim
Can I pay now
şimdi şimdi only
very recently, not until very recently
hemen şimdi
this moment
hemen şimdi
in a moment

We're getting out of here in a moment. - Hemen şimdi buradan çıkıyoruz.

burada-şimdi yaklaşımı
(Pisikoloji, Ruhbilim) here-and-now approach
daha şimdi
just now
evet, şimdi güncelleştir
(Bilgisayar) yes, update now
haydi şimdi
there now
hemen şimdi
right now

I need to speak with Tom right now. - Tom'la hemen şimdi konuşmam lâzım.

How about going to a sushi bar right now? - Hemen şimdi bir suşi bara gitmeye ne dersin?

hemen şimdi
at once, straightaway
hemen şimdi
just now

Yes, but she left just now. - Evet, ama o hemen şimdi gitti.

I'm coming to you just now. - Hemen şimdi sana geliyorum.

hesabı şimdi ödemek istiyorum lütfen
I'd like to pay now please
ne demek şimdi bu
what is this supposed to mean
ya şimdi ya hiç
now or never
التركية - التركية
Şu anda, içinde bulunduğumuz zamanda: "Şimdi daha bahtiyar bir haberi sevgili bir sesten bizzat duymaya imkân buluyoruz."- A. Ş. Hisar
Az sonra, yakında
Şu anda, içinde bulunduğumuz zamanda
Az önce, biraz önce, demin
Artık, bundan böyle, bu duruma göre
Artık, bundan böyle, bu duruma göre: "Sizden kaçan hayvanı da şimdi kim bilir hangi semtte satacaklar?"- B. Felek
şimdi şimdi
Ancak çok yakın bir zamandan beri