Young girls' desire for slim figures is strong.
- Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.
I can't make out these figures.
- Bu şekilleri anlayamam.
Our political system was shaped by feudal traditions.
- Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
Modern bridges are similar in shape.
- Modern köprüler şekil olarak benzer.
A form appeared from over there.
- Oradan bir şekil ortaya çıktı.
I formulated it wrongly.
- Onu yanlış şekilde formüle ettim.
I'm sorry, I'll pay you back in kind.
- Özür dilerim. Aynı şekilde sana geri ödeyeceğim.
The plane turned sharply to the right just before it crashed.
- Uçak gürültüyle yere çakılmadan hemen önce, keskin bir şekilde sağa döndü.
Tom doesn't know how things turned out this way.
- Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
If you talk to me that way again, I'm going to smash your face in.
- Benimle tekrar o şekilde konuşursan, yüzünü parçalayacağım.
Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.
- Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.