He was renowned to be a very good pilot.
- O çok iyi bir pilot olduğu için ünlüydü.
Tom is a renowned chef.
- Tom ünlü bir aşçıbaşı.
French has many more vowels than Japanese.
- Fransızcanın Japoncadan daha çok ünlü harfleri var.
There are many more vowels in French than in Japanese.
- Fransızcada Japoncadan çok daha fazla sayıda ünlü vardır.
The singer is famous not only in Japan but also in Europe.
- Şarkıcı sadece Japonya'da değil, aynı zamanda Avrupa'da da ünlü.
Justin Bieber is more famous than Katie Holmes.
- Justin Bieber, Katie Holmes'tan daha ünlüdür.
Many great thinkers who were unknown while alive became famous after death.
- Yaşarken tanınmayan birçok büyük düşünür ölümden sonra ünlü oldu.
Tom doesn't have great people skills.
- Tom ünlü insan yeteneklerine sahip değil.
The most celebrated saint in Brazil is Saint Anthony.
- Brezilya'da en ünlü aziz Saint Anthony'dir.
In 1989, the extremely famous Eiffel Tower celebrated its one hundred years of existence.
- 1989 yılında, son derece ünlü Eyfel Kulesi var oluşunun yüz yılını kutladı.
Can you mention some celebrities in Italy at the moment?
- Şu anda İtalya'daki bazı ünlülerden bahsedebilir misin?
You're a celebrity now.
- Sen artık bir ünlüsün.
Tom and Mary, the famous celebrity couple, want to get divorced.
- Ünlü şöhretli çift Tom ve Mary boşanmak istiyorlar.
You're a celebrity now.
- Sen artık bir ünlüsün.
Tom is a famous movie star.
- Tom ünlü bir film yıldızıdır.
His younger sister is a famous TV star.
- Onun küçük kız kardeşi ünlü bir televizyon yıldızı.
He who has skill and art, becomes famed in the world.
- Yeteneği ve sanatı olan bu dünyada ünlü olur.
She is famed as a soprano.
- O bir soprano olarak ünlüdür.
She is a noted singer.
- O, ünlü bir şarkıcıdır.
Tom's father was a noted mathematician.
- Tom'un babası ünlü bir matematikçiydi.
Sami wanted to go to a big city and be rich and famous.
- Sami büyük bir şehre gitmek ve zengin ve de ünlü olmak istedi.
San Francisco is known for its fog and its hills among other things.
- San Fransisko, sisi ve diğer şeylerin arasında tepeleri ile ünlüdür.
This is a true story. A woman was admitted to a reputed obstetrics clinic to give birth.
- Bu gerçek bir hikaye. Bir kadın, doğurmak için ünlü bir kadın-doğum kliniğine yatırıldı.