çağma

listen to the pronunciation of çağma
التركية - الإنجليزية

تعريف çağma في التركية الإنجليزية القاموس.

çağ
{i} epoch
çağ
age

This is the age of information, and computers are playing an increasingly important role in our everyday life. - Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.

We often hear it said that ours is essentially a tragic age. - Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.

çağ
period
çağ
era

In order to return to our era, what should we do? - Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?

The revolution brought in a new era. - Devrim yeni bir çağ getirdi.

çağ
(Politika, Siyaset) cycle
çağ
time

The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times. - Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur.

How many times do I have to ask you to call me by my first name? - Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?

çağ
day

He was regarded as the greatest writer of the day. - Çağının en iyi yazarı olarak görülüyordu.

The other day, I got a call from her. - Geçen gün ondan bir çağrı aldım.

çağ
date

Your ideas are all out of date. - Sizin fikirleriniz tamamen çağ dışıdır.

This machine is now out of date. - Bu makine şimdi çağ dışıdır.

çağ
time; age, period; era, epoch
çağ
age, period
çağ
times

Salt was a rare and costly commodity in ancient times. - Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.

How many times do I have to ask you to call me by my first name? - Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?

çağ
the right time (for something)
çağ
era, epoch
çağmak
(for the sun) to beat down (on)
التركية - التركية
Çağmak işi
ÇAĞ
(Osmanlı Dönemi) Yaş
ÇAĞ
(Osmanlı Dönemi) Boy, kamet, tenâsüb, lüzumu derece semizlik.* Devir, tarih çağları. İlkçağ, Ortaçağ, Yeniçağ, Yakınça
ÇAĞ
(Osmanlı Dönemi) Zaman, vakit, esnâ, hengâm, mevsim
Çağ
(Osmanlı Dönemi) KIVAM
Çağ
asır
Çağ
vakit
çağ
Hayatın çocukluk, gençlik gibi türlü dönemlerinden her biri, yaş
çağ
Zaman parçası, vakit
çağ
Bir şeyin uygun, elverişli zamanı: "Kendi çocuğu daha evlenecek çağda olmadığına göre kim bilir kimleri baş göz etmiştir."- S. F. Abasıyanık
çağ
Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir: "Dünya atom çağında, biz hâlâ medeniyet kavgası içindeyiz."- F. R. Atay
çağ
Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir
çağ
Bir şeyin uygun, elverişli zamanı
çağ
Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri, kurun
çağ
örgü şişi
çağ
Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri
çağ
Bir katmanın oluştuğu süre
çağ
Evlerde pis suların aktığı çukur
çağ
Hayatın çocukluk, gençlik gibi türlü dönemlerinden her biri, yaş: "Yazık ki delikanlılık çağını çoktan aşmıştır, şakaklarına kır düşmüştür, ayrıca hastadır."- R. H. Karay
çağmak
Vurmak
çağma
المفضلات