çağda

listen to the pronunciation of çağda
التركية - الإنجليزية
coetaneous
Belonging to the same age, era or period; coeval or contemporary
{a} being of the same age or time
Of the same age; beginning to exist at the same time; contemporaneous
of the same period
çağ
{i} epoch
çağ
age

We are living in the atomic age. - Biz atom çağında yaşıyoruz.

We often hear it said that ours is essentially a tragic age. - Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.

çağ
period
çağ
era

In order to return to our era, what should we do? - Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?

The revolution brought in a new era. - Devrim yeni bir çağ getirdi.

çağ
(Politika, Siyaset) cycle
çağ
time

How many times do I have to ask you to call me by my first name? - Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?

I had a call from her for the first time in a long time. - Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.

çağ
day

He was regarded as the greatest writer of the day. - Çağının en iyi yazarı olarak görülüyordu.

The other day, I got a call from her. - Geçen gün ondan bir çağrı aldım.

çağ
date

This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages. - Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.

His ideas are up to date. - Onun fikirleri çağdaş.

çağ
time; age, period; era, epoch
çağ
age, period
çağ
times

The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times. - Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur.

That castle was built in ancient times. - O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.

çağ
the right time (for something)
çağ
era, epoch
التركية - التركية

تعريف çağda في التركية التركية القاموس.

ÇAĞ
(Osmanlı Dönemi) Yaş
ÇAĞ
(Osmanlı Dönemi) Boy, kamet, tenâsüb, lüzumu derece semizlik.* Devir, tarih çağları. İlkçağ, Ortaçağ, Yeniçağ, Yakınça
ÇAĞ
(Osmanlı Dönemi) Zaman, vakit, esnâ, hengâm, mevsim
Çağ
(Osmanlı Dönemi) KIVAM
Çağ
asır
Çağ
vakit
çağ
Hayatın çocukluk, gençlik gibi türlü dönemlerinden her biri, yaş
çağ
Zaman parçası, vakit
çağ
Bir şeyin uygun, elverişli zamanı: "Kendi çocuğu daha evlenecek çağda olmadığına göre kim bilir kimleri baş göz etmiştir."- S. F. Abasıyanık
çağ
Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir: "Dünya atom çağında, biz hâlâ medeniyet kavgası içindeyiz."- F. R. Atay
çağ
Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir
çağ
Bir şeyin uygun, elverişli zamanı
çağ
Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri, kurun
çağ
örgü şişi
çağ
Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri
çağ
Bir katmanın oluştuğu süre
çağ
Evlerde pis suların aktığı çukur
çağ
Hayatın çocukluk, gençlik gibi türlü dönemlerinden her biri, yaş: "Yazık ki delikanlılık çağını çoktan aşmıştır, şakaklarına kır düşmüştür, ayrıca hastadır."- R. H. Karay
çağda
المفضلات