Bizim görevimiz bir duvarı onarmak.
- Our task is to repair a wall.
O, saati onarmak zorundadır.
- He has to repair the clock.
Bu arabanın tamire ihtiyacı var.
- This car needs repairing.
Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
- I will only buy the car if they repair the brakes first.
Evimin büyük onarımlara ihtiyacı var.
- My house needs major repairs.
Tamirci onarımın uzun sürmeyeceğini söyledi.
- The mechanic said the repair would not take long.
Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
- Just do the essential repairs, please.
Mary büyüyen bir erkek fatmaydı ve arabaları ve traktörleri onarmaktan hoşlanıyordu.
- Mary was a tomboy growing up and liked to repair cars and tractors.
Çamaşır makinesini onarmak mümkün müdür?
- Is it possible to repair the washing machine?
Bisikletimi tamir etmek 5,000 yen'e mal oldu.
- It cost me 5,000 yen to repair my bicycle.
Onlar arabalarını tamir etmek zorundalar.
- They have to repair their car.
Saatimi John'a tamir ettireceğim.
- I am going to have my watch repaired by John.
Sobayı tamir etmesi için bir profesyonel kiraladım.
- I hired a professional to repair the stove.
Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.
- This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one.
Tamir için ödeme yapmak zorunda kalacaksın.
- You're going to have to pay for the repair.
Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
- I will only buy the car if they repair the brakes first.
Saatimi John'a tamir ettireceğim.
- I am going to have my watch repaired by John.
Tom bilgisayarları nasıl onaracağını biliyor.
- Tom knows how to repair computers.
Tamirci onarımın uzun sürmeyeceğini söyledi.
- The mechanic said the repair would not take long.
our annual repair to the mountains.
I heard the visitors repair to their chambers. Jane Eyre, by Charlotte Bronte 1850.
If you look closely you can see the repair in the paintwork.
... make sure my body's natural self-repair mechanisms are ...
... self-repair mechanisms the way people in clinical trials have ...