Çorbamı ılık severim, sıcak değil.
 - I like my soup to be warm, not hot.
Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
 - A warm, sunny day is ideal for a picnic.
Mary çok samimi görünmüyor.
 - Mary doesn't seem very warm.
Gerçekten Tom'un yeterince samimi olduğunu düşünüyor musun?
 - Do you really think Tom is warm enough?
Onun ellerinin sıcaklığını hatırlayabiliyorum.
 - I can remember the warmth of his hands.
Burası çok sıcak. Klimayı açayım mı?
 - It's very warm. Shall I turn on the air conditioner?
Bugün güzel ve sıcak.
 - It's nice and warm today.
Bugün hava güzel ve sıcak.
 - It is nice and warm today.
Tom sıcakkanlı ve cömerttir.
 - Tom is warm and generous.
Tom ateşle kendisini ısıttı.
 - Tom warmed himself by the fire.
O bir cep ısıtıcısı ile kendini ısıttı.
 - He warmed himself with a pocket heater.
Onları çok içten bir biçimde karşıladı.
 - She extended a warm welcome to them.
Bu aile bana nezaket ve içtenlikle karşıladı.
 - This family gave me a warm welcome.