tetbi̇r

listen to the pronunciation of tetbi̇r
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Helâk etmek, mahvetmek
TEDBİR
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi te'min edecek veya def' edecek yol
TEDBİR
(Osmanlı Dönemi) Cenab-ı Hakk'ın Hakîm ismine uygun hareket, riayet
TEDBİR
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyde muvaffakiyet için lâzım gelen hazırlık
tedbir
Önlem

Herhangi bir önlem almadım. - Herhangi bir tedbir almadım.

Biz her önlemi aldık. - Biz her tedbiri aldık.

tedbir
Hazırlık: "Amma ki, töre değiştirmek çok tedbir ve çok düşünce ister."- T. Buğra
tedbir
(Osmanlı Dönemi) bir şeyi temin edecek veya def edecek yol, idâre etme; maksada uygun olarak işi yürütme, kararlaştırma
التركية - الإنجليزية

تعريف tetbi̇r في التركية الإنجليزية القاموس.

tedbir
measure

Drastic measures must be taken to prevent the further spread of the virus. - Virüsün daha fazla yayılmasını engellemek için ciddi tedbirler alınmalı.

Preventive measures are much more effective than the actual treatment. - Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.

tedbir
(Hukuk) precaution

I would have to take precautionary steps to keep him out. - Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım.

Every precaution has been taken. - Her türlü tedbir alındı.

tedbir
{i} discretion

I appreciate your discretion. - Tedbirini takdir ediyorum.

tedbir
caution
tedbir
{i} Providence
tedbir
cautiousness
tedbir
(Ticaret) device
tedbir
diligence
tedbir
prophylactic
tedbir
circumspection
tedbir
(Ticaret) measures

Preventive measures are much more effective than the actual treatment. - Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.

Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system. - Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.

tedbir
discreetness
tedbir
step

I would have to take precautionary steps to keep him out. - Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım.

We have to take steps to prevent air pollution. - Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.

tedbir
shift
Tedbir
(Tıp) manoeuver, maneuver
tedbir
sparingness
tedbir
forethought
tedbir
foresight
tedbir
precaution, measure önlem
tedbir
protection
tedbir
expedient
tedbir
policy
tedbir
hedge
tedbir
maneuver