تعريف shared في الإنجليزية التركية القاموس.
- müşterek
- paylaştırılmış
- paylaşılan
Tüm oyunlar tarafından paylaşılan ortak özellikler yoktur.
- There are no common properties shared by all games.
Paylaşılan bir dil vardır.
- There is a shared language.
- müştereken
- {f} paylaş
Ben odamı sysko ile paylaştım.
- I shared my room with sysko.
O, kek parçasını benimle paylaştı.
- She shared her piece of cake with me.
- {f} bölüş
- paylaşılmış
Görüşme videoya kaydedilip tüm internette paylaşılmıştı.
- The interview was recorded on video and shared all over the Internet.
- {f} bölüş: adj.ortak
- {f} paylaş: adj.paylaşılmış
- birlikte
Fadıl, Dania'dan büyükannesi ile paylaştığı evde birlikte yaşamasını istedi.
- Fadil asked Dania to live with him in the house he shared with his grandmother.
- paylaşımlı
- share
- paylaşmak
Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
- Germany shares a border with France.
Şimdilik, bu odayı arkadaşım ile paylaşmak zorundayım.
- For the time being, I must share this room with my friend.
- share
- hisse
O, hisselerini çok iyi bir karla sattı.
- He sold his shares with a very good profit.
Bu şirketlerin hisseleri halka satıldı.
- Shares of these companies were sold to the public.
- share
- pay
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
- Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- shared contacts
- (Bilgisayar) paylaşılan kişiler
- shared data
- (Askeri) paylaşılan veri
- shared files
- (Bilgisayar) paylaşılan dosyalar
- shared folder
- (Bilgisayar) paylaştırılmış klasör
- shared folder
- (Bilgisayar) paylaşılan klasör
- shared folders
- (Bilgisayar) paylaşılan klasörler
- shared folders
- (Bilgisayar) paylaştırılmış klasörler
- shared library
- (Bilgisayar) paylaşımlı kitaplık
- shared music
- (Bilgisayar) paylaşılan müzik
- shared program
- paylaşılmış program
- shared stock
- (Denizbilim) ortak stok
- shared taxi
- dolmuş
- shared dasd
- ortak dasd
- shared direct access storage device
- ortak doğrudan erişim bellek aygıtı
- shared memory system
- ortak bellek sistemi
- shared out
- paylaştırılmış
- shared resource
- ortak kaynak
- shared access
- paylaşımlı erişim
- shared by a community; public
- bir topluluk tarafından paylaşılan, kamu
- shared control unit
- paylaşımlı denetim birimi
- shared data environment
- paylaşımlı veri ortamı
- shared data path
- paylaşımlı veri yolu
- shared interest
- ortak ilgi
- shared knowledge
- paylaşılan bilgi
- shared kwowledge
- ortak bilgi
- shared out
- paylastirilmis
- shared procedure
- paylaşımlı prosedür, ortak işlem-dizin
- shared responsibility
- ortak sorumluluk
- shared storage
- paylaşımlı bellek
- shared access
- (Bilgisayar) paylaştırılmış erişim
- shared area
- ortak kullanım alanı
- shared as
- (Bilgisayar) olarak paylaşıma açılmış
- shared assets
- (Ticaret) paylara bölünmüş aktifler
- shared borders
- (Bilgisayar) paylaşılan kenarlıklar
- shared by
- (Bilgisayar) tarafından paylaşıldı
- shared catalog
- (Bilgisayar) paylaşılan katalog
- shared catalogs
- (Bilgisayar) paylaşılan kataloglar
- shared competence
- (Politika, Siyaset) paylaşılmış yetki
- shared desktop
- (Bilgisayar) paylaşılan masaüstü
- shared directory
- Paylaşımlı Dizin
- shared early warning
- (Askeri) müşterek erken uyarı
- shared embdrodery
- (Tekstil) kadife havlu
- shared file
- paylaşımlı kütük
- shared file
- paylaşımlı dosya
- shared file
- paylaşılan dosya
- shared files/printers
- (Bilgisayar) ortak dosyalara/yazıcılara
- shared folder
- Paylaşımlı Dizin
- shared heart
- (Bilgisayar) paylaşılan kalp
- shared knowledge
- (Dilbilim) ortak yaşantı
- shared lists
- (Bilgisayar) paylaşım listeleri
- shared lists
- (Bilgisayar) paylaşılanlar listesi
- shared memory base address
- (Bilgisayar) ortak bellek taban adresi
- shared monopoly
- (Ticaret) paylaşmalı tekel
- shared out amongst
- arasında paylaştırılmış
- shared path
- (Bilgisayar) paylaştırılan yol
- shared pictures
- (Bilgisayar) paylaşılan resimler
- shared platform
- ortak platform
- shared printer
- Paylaşımlı Yazıcı
- shared printers
- Paylaştırılmış Yazıcı
- shared procedure
- paylaşımlı prosedür
- shared procedure
- ortak işlem-dizin
- shared process
- (Bilgisayar) paylaşılan işlem
- shared production program
- (Askeri) müşterek üretim programı
- shared program
- paylasilmis program
- shared programs
- (Bilgisayar) paylaşılan programlar
- shared reference
- (Pisikoloji, Ruhbilim) referans paylaşımı
- shared resource
- (Bilgisayar) paylaştırılmış kaynaklar
- shared responsibilities
- (Eğitim) ortak sorumluluklar
- shared responsibility
- karşılıklı sorumluluk
- shared secret
- (Bilgisayar) paylaşılan gizlilik
- shared space
- ortak kullanım alanı
- shared startup
- (Bilgisayar) paylaşılan başlangıç
- shared symantec winfax starter edition settings
- Paylaşımlı Symantec Winfax Starter Edition Ayarları
- shared utilities
- Paylaşımlı Hizmet Programları
- shared video
- (Bilgisayar) paylaşılan video
- shared views
- (Bilgisayar) paylaşılan görünümler
- shared whiteboard
- Paylaşılan Beyaz Tahta
- shared workbook
- Paylaşılan Çalışma Kitabı
- shared wowexec
- (Bilgisayar) paylaşılan wowexec
- share
- Paylaşım
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
- This city has a public bike share program.
- share
- hisse senedi
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
- share
- {i} saban demiri
- share
- bölüşmek
- share
- {f} iştirak etmek
- share
- {f} ortak kullanmak
- share
- istihkak
- share
- hak
O, payını hak ediyor.
- He deserves his share.
Tom ve Mary Boston'daki hayatları hakkındaki hikayeleri paylaştı.
- Tom and Mary shared stories about their life in Boston.
- share
- (Kanun) ortaklık
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
- share
- (Bilgisayar) paylaştır
- share
- paylaşımda bulunmak
- share
- üleş
- share
- taksim etmek
- share
- ortak olmak
- share
- pastadaki pay
- share
- üleşmek
- share
- (Ticaret) katılım payı
- share
- (Ticaret) bölmek
- share
- ortaklaşa kullanmak
- share
- behre
- share
- (Ticaret) iştirak hissesi
- share
- iştirak payı
- share
- nasip
- share
- paylaşma
Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
- Germany shares a border with France.
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
- share
- söylemek
- share
- sehim
- share
- hisse almak
- share
- anlatmak
- share
- {i} kâr payı
Tom'un kar payı vardı.
- Tom had a share in the profits.
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
- share
- aksiyon
- share
- paylaştırmak
- share
- {f} paylaş
Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
- Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
- time shared
- zaman paylaşımlı
- A problem shared is a problem halved
- Sorunların paylaşıldıkça azalacağını bildirmek için kullanılan ifade
- Share
- paylaşın
- denotes a shared or common feature
- Paylaşılan veya ortak özellik gösterir
- intermediate to; common, shared
- için ara;, paylaşılan ortak
- share
- payın
- time shared input
- zaman paylaşımlı girdi/çıktı sistemi
- time shared system
- zaman paylaşımlı sistem
- permanent shared objects
- Kalıcı Paylaştırılmış Nesneler
- share
- hisse/pay
- share
- {i} sermaye payı
- share
- bölüştürmek
- share
- share paylaş
- share
- {f} (bir fikre) katılmak
- share
- {i} katılım
- share
- {f} bölüş
- share
- {i} pay, hisse, parça
- share
- {f} katılmak
- to be shared
- üleşilmek