Yağmurlar sel olarak geldi.
- The rains came in torrents.
Şiddetşi yağmurlar nehrin taşmasına neden oldu.
- The heavy rains caused the river to flood.
Sağanak yağışlardan sonra nehir yatağından taştı.
- After the heavy rains, the river overflowed its banks.
Her yağmur yağışında çatı sızar.
- The roof leaks every time it rains.
Bence yarın yağmur yağmayacak.
- I think it won't rain tomorrow.
Eve dönerken yağmura yakalanmıştım.
- I was caught in the rain on my way home.
Bir taksi çağırdım çünkü yağmur yağıyordu.
- I called a cab, because it was raining.
Eğer yağmur yağarsa kalacağım.
- I'll stay if it rains.
Tekrar yağmur yağdırmak için kaç tane kurbanlık kuzuya ihtiyacımız var?
- How many sacrificial lambs do we need to bring the rain back?
İki gündür yağmur yağmaktadır.
- It has been raining for two days.
Yağmur yağmak üzere; giysileri getir.
- It's about to rain; bring in the clothes.
Sence yağmurlu mevsim bu yıl erken başlayacak mı?
- Do you think the rainy season will set in early this year?
Yağmurlu mevsim yaklaşıyor.
- It'll soon be the rainy season.
Yağmur mevsiminin yakında gelip gelmeyeceğini merak ediyorum.
- I wonder if the rainy season isn't coming soon.
Yağmur mevsimi haziran sonuna doğru başlar.
- The rainy season begins towards the end of June.
The rains came early this year.
Bombs rained from the sky.
It will rain today.
The boxer rained punches on his opponent's head.
First of all it was the car breaking down, then the fire in the kitchen and now Mike's accident. It never rains but it pours!.