Film ona büyük popülerlik kazandırdı.
- The movie gained her great popularity.
Kentte popülerlik kazandı.
- She won popularity in the town.
Kent, önemli bir turistik yer olarak rağbet kazandı.
- The city is gaining popularity as a major tourist destination.
Onun popülaritesi düşüyor.
- His popularity is falling.
Aktör, popülaritesinin doruğunda öldü.
- The actor died at the height of his popularity.
Şarkıcı genç insanlar arasında popülerdir.
- The singer is popular among young people.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
- Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
Nixon, 1972 yılı seçimini büyük bir halk oyuyla kazandı.
- Nixon won the election of 1972 by a huge popular vote.
1960'larda halk müziği çok popülerdi.
- In the 1960s, folk music was very popular.
O genel okuyucular arasında popüler.
- He is popular among general readers.
Genelde Japon arabaları denizaşırı ülkelerde daha popüler.
- Generally speaking, Japanese cars are popular overseas.
Köpek balığı süzgeci çorbası Çin'de çok yaygındır.
- Shark fin soup is very popular in China.
Yaygın görüşün aksine, Tom o kadar da saf değildir.
- Contrary to popular belief, Tom isn't that naive.
O, sınıftaki en sevilen oğlan.
- He's the most popular boy in the class.
Tom oldukça sevilen, değil mi?
- Tom is quite popular, isn't he?
The commonly held in popular estimation are greatest at a distance. - John Henry Newman.
It's very big these days.
- It's very popular these days.
Walls are very big these days.
- Walls are very popular these days.
... popularity of the game. ...