Tom birazcık hız limitinin üzerinde sürerse vaktinde havaalanına yetişebileceğini düşündü.
- Tom thought he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit.
Tom'un vaktinde geleceğinden şüphem yok.
- I don't doubt that Tom will arrive on time.
Okula tam zamanında geldi.
- He arrived at school exactly on time.
Oyun tam zamanında başladı.
- The play began exactly on time.
Uçak zamanında kalktı.
- The airplane took off on time.
Onların zamanında geleceğine inanabilirsin.
- You can rely on their coming on time.
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
- In the end I ran to the station, and somehow got there on time.
The train arrived on time for the first time this week.
... with other time periods. And, like, I just -- I'm always looking up museums or, like, ...
... And if I think back to a long time ago, a very long time ...