Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
- I sometimes wonder if I am a girl.
Kız ince belli bir kadın haline geldi.
- The girl has grown into a slender woman.
Küçük kız güzel bir kadın oldu.
- The little girl grew into a beautiful woman.
Sevgilisi okul oyunu için başka bir kızı öpmek zorunda olduğu için Mary mutsuz.
- Mary's not happy that her boyfriend has to kiss another girl for the school play.
Gerçeği anlatmak gerekirse o benim sevgilim.
- To tell the truth, she is my girlfriend.
Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
Most girls think that they are pretty.
- Die meisten Mädchen denken, dass sie hübsch sind.
Jeans are now in fashion among girls.
- Jeans sind jetzt bei Mädchen in Mode.
It's because you're a girl.
- Es liegt daran, dass du ein Mädchen bist.
The girl resembled her mother.
- Das Mädchen ähnelte seiner Mutter.