Pul koleksiyonuna bir göz atmak istiyorum.
- I'd like to have a look at your stamp collection.
Eve bir göz atmak için gideceğim.
- I will go and take a look at the house.
Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.
- Every time I look at this picture, I think of my father.
Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.
- As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.
O, postere bakmak için durakladı.
- He paused to look at the poster.
İnsanlar diğerlerine ön yargı ile bakmak eğilimindedir.
- People tend to look at others with bias.
Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
- I closed my eyes to calm down.
Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
- My mother looked at me with tears in her eyes.
Tom'un gözlerinde terör bakışını gördüm.
- I saw the look of terror in Tom's eyes.
Onun gözündeki bakışına göre onun şaka yollu konuştuğunu söyleyebilirdim.
- By the look in his eye I could tell that he was speaking tongue in cheek.
Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
- I closed my eyes to calm down.
Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
- My mother looked at me with tears in her eyes.
Tom'un delikli bir kaşı var.
- Tom has a pierced eyebrow.
Onun gözü şişmişti ve burnu kanıyordu.
- His eye was swollen and his nose was bleeding.
Benim görüşüm kötüleşiyor.
- My eyesight is getting worse.
Babamla aynı görüşü paylaşmıyorum.
- I don't see eye to eye with my father.
Try to look at it from Tom's point of view.
- Try to look at it from Tom's point of view.
... So let's take a look at two videos. ...
... And when you look at the results, the first result we ...