Where did you see the woman?
- Kadını nerede gördün?
The woman eats an orange.
- Kadın bir portakal yiyor.
She will be the first female Japanese astronaut.
- O ilk Japon kadın astronot olacak.
Do you prefer a male or female doctor?
- Erkek mi yoksa kadın bir doktoru mu tercih edersiniz?
Japanese women carry their babies on their backs.
- Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
Many young women in their 20s plan to go abroad during their summer holidays.
- Yirmili yaşlarda birçok geç kadın yaz tatilleri esnasında yurt dışına gitmeyi planlıyorlar.
One out of 455 women doesn't realize she's pregnant until the twentieth week of pregnancy.
- 455 kadından bir kadın gebeliğinin yirminci haftasına kadar hamile olduğunu fark etmez.
She walked with her head down like an old woman.
- O, yaşlı bir kadın gibi başını eğip yürüdü.
I was looking at a pretty hen.
- Ben güzel bir kadına bakıyordum.
Women and girls would cross over the street rather than meet him.
- Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.
The little girl grew into a beautiful woman.
- Küçük kız güzel bir kadın oldu.
Why are you hanging around with a married woman?
- Neden evli bir kadınla aylak aylak dolaşıyorsun?
I'm a married woman now.
- Ben şimdi evli bir kadınım.
Every Jack must have his Jill.
- Her erkeğin bir kadını olmalıdır.
Tom falls in love with every woman he meets.
- Tom tanıştığı her kadına âşık olur.
He left his wife and shacked up with a woman half her age.
- O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.
That woman is his wife, I think.
- Sanırım, o kadın onun karısıdır.
That poor lady is disabled.
- Şu zavallı kadın engelli.
The thief disguised himself as an old lady.
- Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.
At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.
- Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.
Mary is a femme fatale.
- Mary bir baştan çıkaran kadın.
The lady's wish is my command.
- Kadının isteği benim emrimdir.