Ben sanatla yürekten ilgiliyim.
- I am deeply interested in art.
Tom Amerikan tarihi ile çok ilgili.
- Tom is very interested in American history.
Magdalena coğrafyaya meraklıdır.
- Magdalena is interested in geography.
Piotr futbola meraklıdır.
- Piotr is interested in soccer.
Ben Esperanto öğrenmek istedim, çünkü beni çok ilgilendiriyordu.
- I wanted to learn Esperanto, because it interested me very much.
Seni ilgilendiren bir şey var mı?
- Is there something that interested you?
Japon tarihi ile çok fazla ilgilenmektedir.
- He is very much interested in Japanese history.
Her birimiz az çok sanatla ilgilenmektedir.
- Every one of us is more or less interested in art.
Bir banka bize faizle ödünç para verir.
- A bank lends us money at interest.
Kredinin %8 faizi vardır.
- The loan bears an 8% interest.
Bu kitabı çok ilginç buldum.
- I found this book very interesting.
Komşumla ilginç bir muhabbet ettim.
- I had an interesting conversation with my neighbor.
İnsanlığın çıkarları için çalışmalısın.
- You should work in the interests of humanity.
Onlar ortak çıkarları tarafından birbirine bağlıdır.
- They are bound together by common interests.
O, astronomi ile ilgili gibi görünüyor.
- It seems that he is interested in astronomy.
Tom özellikle Mary ile ilgili görünmüyor.
- Tom doesn't seem particularly interested in Mary.
Piotr futbola meraklıdır.
- Piotr is interested in soccer.
Magdalena coğrafyaya meraklıdır.
- Magdalena is interested in geography.
Tom Amerika'daki birçok insanın niçin beyzbolun futboldan daha ilginç olduğunu düşündüklerini merak etti.
- Tom wondered why many people in America think that baseball is more interesting to watch than soccer.
Ania bilgisayarlara meraklıdır.
- Ania is interested in computers.
Bu ilginç ama önemli değil.
- That's interesting, but not important.
Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.
- Tom brought up an interesting point during the meeting.
Üreme benim ilgimi çekmiyor.
- Procreation does not interest me.
Her birimiz az çok sanatla ilgilenmektedir.
- Every one of us is more or less interested in art.
O, birçok şeyle ilgilenmektedir.
- He's interested in many things.
Bu kitap sadece ilginç değil, aynı zamanda yararlı.
- This book isn't just interesting, but also useful.
Biz barış yararına çalışıyoruz.
- We are working in the interest of peace.
Seçtiğim şeyin beni ilgilendirmediğini anladım.
- I realized that what I had chosen didn't really interest me.
Sizi ilgilendiren herhangi bir kitap okuyabilirsiniz.
- You can read any book that interests you.
Onun, şirkette yüzde 10'luk bir hissesi var.
- She has a 10 percent interest in the company.
Şirkette %50'lik bir hisseye sahibiz.
- We have a 50% interest in the company.
I'm interested in playing volleball. Voleybolla ilgileniyorum.
Tom'un geniş bir ilgi alanı var.
- Tom has a wide range of interests.
İlginç bir kişi olmak için aklınızı beslemek ve egzersiz yaptırmak zorundasınız.
- To be an interesting person you have to feed and exercise your mind.
İlginiz için teşekkür ederim.
- Thank you for your interest.
Sadece senin dar görüşlü fikirlerin ilginç.
- Only your narrow-minded ideas are interesting.
Görüşünü duymaya hepimiz ilgi duyardık.
- We'd all be interested in hearing your opinion.
Biz değerleri ve çıkarları paylaştık.
- We have shared values and interests.
Ortak çıkarları paylaşıyor musunuz?
- Do you share common interests?
Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.
- Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students.
Biz öğrenmeyi, etkili, ilginç ve etkileyici yapmak istiyoruz.
- We want to make learning effective, interesting, and fascinating.
I'm very interested in going to see that play.
Our bank offers borrowers an annual interest of 5%.
I have business interests in South Africa.
He has a lot of interest in vintage cars.
... And then, I was interested in doing something along the ...
... but because they're interested in changing the world. ...