in the habit of

listen to the pronunciation of in the habit of
الإنجليزية - التركية
alışkanlık olarak
used to
alışkın olmak
used to
öğür
used to
-ardı
used to
alışık olmak
be in the habit of
alışkanlığında olmak
used to
yapardı

Her sabah yürüyüş yapardım. - I used to take a walk every morning.

Büyükbabam kendisi için mobilya yapardı. - My grandfather used to make furniture for himself.

used to
kullan

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. - It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.

Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi. - My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.

used to
ederdi

O, ondan nefret ederdi. - She used to hate him.

Robert hafta sonlarında dükkânda babasına yardım ederdi. - Robert used to help his father in the store on weekends.

used to
geçmiş zamanda yapılan
used to
alışık

Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim. - I'm not used to making speeches in public.

Bu ısıya alışık değilim. - I'm not used to this heat.

used to
alışkın

O uzun mesafe yürümeye alışkın. - He is used to walking long distances.

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to keeping early hours.

الإنجليزية - الإنجليزية
used to
in the habit of

    الواصلة

    in the hab·it of

    التركية النطق

    în dhi häbıt ıv

    النطق

    /ən ᴛʜē ˈhabət əv/ /ɪn ðiː ˈhæbət əv/
المفضلات