Onun fikrinin konu ile ilgili olduğunu düşünmüştüm.
- I thought his opinion was relevant.
Bu konu ile ilgili düşüncelerini duymaya can atıyorum.
- I look forward to hearing your thoughts on this matter.
O, çok düşünceli bir kişidir.
- He is a very thoughtful person.
Yüzünde düşünceli bir görünüm vardı.
- She had a thoughtful look on her face.
Çocukluğumda Noel Baba'ya inandım.
- In my childhood, I believed in Santa Claus.
O, onu sevdiğini söylediğinde ona inandı.
- She believed him when he said he loved her.
Bir şarkıcı olduğunu düşündüğüm kız farklı bir kişi olduğunu kanıtladı.
- The girl who I thought was a singer proved to be a different person.
Ben onun babası olduğunu düşündüğüm adam tam bir yabancı olduğunu kanıtladı.
- The man who I thought was his father proved to be a perfect stranger.
Tom görüşünü kaybettiğini düşündüğünü söyledi.
- Tom told me that he thought he was losing his sight.
Yeni bir anlaşmayı görüşmek için buraya geldiğimizi düşündüm.
- I thought we came here to discuss a new deal.
Senin gibi bir kadın bulacağımı asla düşünmedim.
- I never thought I would find a woman like you.
Hiçbir müzisyen o müziği cenaze töreninde çalmayı düşünmezdi.
- No musician would have thought of playing that music at the funeral.
Manuel ateşli silahın 14. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülmektedir.
- It is thought that manual firearms appeared in the 14th century.
Europa ve Enceladus'un, yüzeylerinin altında sıvı sudan oluşan bir okyanusa sahip oldukları düşünülmektedir.
- Europa and Enceladus are thought to have an ocean of liquid water beneath their surface.
Kelimeler düşünceleri ifade eder.
- Words express thoughts.
Öyle söylemesi onun düşüncesizliğidir.
- It's thoughtless of her to say so.
Sanırım arabanın içinde kalmanı söylemiştim.
- I thought I told you to stay in the car.
Sanırım Tom ziyarete gelmek için çok geç olduğunu düşündü.
- I guess Tom thought it was too late to come visit.
You said you were thirty and I believed you.
- Du sagtest, du wärest dreißig, und ich habe dir geglaubt.
It is generally believed that money brings happiness.
- Allgemein wird geglaubt, dass Geld glücklich macht.