Tom's new gadget is cool, but useless.
- Tom'un yeni aleti harika ama faydasız.
The information was quite useless.
- Bilgi oldukça faydasızdı.
When it comes to chocolate, resistance is futile.
- Çikolata söz konusu olduğunda direnç faydasızdır.
His advice is of no use.
- Onun tavsiyesi faydasız.
This law will benefit the poor.
- Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.
This article analyzes both the benefits and the drawbacks of reducing military spending.
- Bu makale hem askeri harcamaları azaltmanın sakıncalarını hem de faydalarını analiz eder.
She took advantage of his kindness.
- O, kibarlığından faydalandı.
She took full advantage of the opportunity.
- Fırsattan tam olarak faydalandı.
A wise person profits by his mistakes.
- Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.
Personal computers are of great use.
- Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
I found that the machine was of no use.
- Ben makinenin faydası olmadığını anladım.
Smoking does much harm but no good.
- Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
Is eating fish good for you?
- Sizin için balık yemek faydalı mı?
Ill-gotten gains never benefit anyone.
- Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
- Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.