Tom has been trying hard to impress his father.
- Tom babasını etkilemek için çok çalışıyor.
Tom did it just to impress Mary.
- Tom sadece Mary'yi etkilemek için yaptı.
The unstable security situation in Syria also affects Turkey.
- Suriye'deki istikrarsız güvenlik durumu Türkiye'yi de etkilemektedir.
Imagination affects every aspect of our lives.
- Hayal hayatlarımızın her yönünü etkilemektedir.
Why should they try to influence him?
- Neden onu etkilemek için çalışmalılar?
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
Don't let me influence you.
- Seni etkilememe izin verme.
Make a good translation of the sentence that you are translating. Don't let translations into other languages influence you.
- Çevirdiğiniz cümlenin iyi bir çevirisini yapın. Diğer dillere yapılan çevirilerin sizi etkilemesine izin vermeyin.
Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
- Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
I was deeply impressed by the scenery.
- Manzaradan derinden etkilendim.
Smoking has affected his health.
- Sigara içmek onun sağlığını etkiledi.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
That was probably what influenced their decision.
- Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
- O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.