Beni birkaç dakikalığına dinleyecek misiniz?
- Wollen Sie mir ein paar Minuten zuhören?
İp birkaç metre çok kısaydı.
- Das Seil war ein paar Meter zu kurz.
Annem bana birkaç yeni giysi yaptı.
- My mother made some new clothes.
Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.
- He got a broken jaw and lost some teeth.
Birkaç yıl önce Romanya'yı gördüm.
- I visited Romania a few years ago.
Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.
- You'll be able to drive a car in a few days.
Biraz vücut losyonuna ihtiyacım var.
- I need some body lotion.
Etinin üzerine biraz tuz koy.
- Put some salt on your meat.
Biz Tom'u ziyaret ederken geçen ay bir kaç gün Boston'daydık.
- We were in Boston last month for a few days visiting Tom.
Adam bir kaç saat önce vefat etti.
- The man passed away a few hours ago.
Bazı insanlar bugün Neandertaller ve Denisovanlar gibi diğer türlerden birkaç gene sahiptir.
- Some people today have a few genes from other species, the Neanderthals and the Denisovans.
Teknik Oturum Gündeminde birkaç kişi daha sonra gün içindeki bazı oturumlara katılmak istediklerinden söz ettiler.
- A few people mentioned they would like to attend some sessions later in the day on the Technical Session Agenda.
Bu makinelerle çalıştığında bir çift deri eldiven bir zorunluluktur.
- A pair of leather gloves is a must when you work with these machines.
Babam bana bir çift eldiven aldı.
- Father bought me a pair of gloves.
Kimisi yürüyerek, diğerleri de bisikletle gitti.
- Some went on foot, and others by bicycle.
Denemenin birkaç hatası var fakat bir bütün olarak çok iyi.
- Your essay has some mistakes, but as a whole it is very good.
Tom'un bazı çok iyi fikirleri var.
- Tom has some very good ideas.
Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor.
- The air feels somewhat cold this morning.
Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
- Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
O hayır kuruluşuna yaklaşık iki milyar yen bağışta bulunan birinin adı verildi.
- That charity is named after someone who contributed about two billion yen.
Yaklaşık 1:58'lik o akordun ne olduğunu tam anlayamıyorum. Birisi bana yardım edebilir mi?
- I can't quite figure out what that chord around 1:58 is. Can somebody help me out?
I am going to stay here for a couple of days.
- Ich werde hier ein paar Tage bleiben.
She bought a couple of boots.
- Sie kaufte ein Paar Stiefel.
I bought a pair of gloves.
- Ich habe ein Paar Handschuhe gekauft.
He selected a pair of socks to match his suit.
- Er wählte ein Paar Socken, das zu seinem Anzug passte.