eğitilmiş

listen to the pronunciation of eğitilmiş
التركية - الإنجليزية
trained

The dog is trained to watch for thieves. - Köpek hırsızları izlemek için eğitilmiştir.

The monkey, trained properly, will be able to do a lot of tricks. - Düzgün eğitilmiş maymun bir sürü oyun yapabilecek.

seasoned
eğit
{f} educated

My very educated mother just showed us nine planets. - Benim çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegeni gösterdi.

Mr. Ito is a highly educated man. - Bay Ito oldukça eğitimli bir insan.

eğit
{f} trained

Musical talent can be developed if it's properly trained. - Düzgün bir şekilde eğitilirse müzikal yetenek geliştirilebilir.

He was trained as a lawyer. - O bir avukat olarak eğitildi.

eğit
{f} training

The training session is scheduled to begin at 4 p.m. - Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.

Tom can't ride a bicycle very well yet, so his bicycle has training wheels. - Tom henüz bisiklete çok iyi binemiyor, bu yüzden onun bisikletinin eğitim tekerlekleri var.

eğit
educate

In the last analysis, methods don't educate children; people do. - Son analizlerde, metotlar çocukları eğitmezler; insanlar eğitir.

Ford was poorly educated. - Ford kötü eğitim gördü.

eğit
{f} train

I am training hard so that I may win the race. - Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.

Musical talent can be developed if it's properly trained. - Düzgün bir şekilde eğitilirse müzikal yetenek geliştirilebilir.

eğit
{f} schooling

Fadil paid for Layla's schooling. - Fadıl, Leyla'nın eğitimi için ödeme yaptı.

I will have to wait till I finish schooling and start earning money. - Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.

eğit
reeducate
iyi eğitilmiş
thoroughpaced
önceden eğitilmiş bireysel insan gücü
(Askeri) pretrained individual manpower
özel amaçlı eğitilmiş
purpose trained