Bu çok ikna edici görünmüyor.
- That doesn't sound very convincing.
Alman futbol takımı ikna edici bir şekilde Brezilya'yı yendi.
- The German soccer team beat Brazil convincingly.
Çok inandırıcı görünmüyor.
- It doesn't look too convincing.
O oldukça inandırıcı.
- It's pretty convincing.
John'u ikna etmek zordur.
- It is hard to convince John.
Jack'i ikna etmek zordur.
- It is hard to convince Jack.
Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.
- If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
Kanıt bizi onun masumluğuna ikna etti.
- The evidence convinced us of his innocence.
Tom'u gitmemeye ikna etme sorunum vardı.
- I had trouble convincing Tom not to leave.
Tom'u gelmeye ikna etme sorunum vardı.
- I had trouble convincing Tom to come.
O oldukça inandırıcı.
- It's pretty convincing.
Çok inandırıcı görünmüyor.
- It doesn't look too convincing.
Tom'u yardım etmeye ikna etme sorunum vardı.
- I had trouble convincing Tom to help.
İkna etmeye ihtiyacı olan Tom'dur.
- It's Tom who needs convincing.
... not pretending, convincing himself that he's a Zionist. ...