Listen, Israel! The Lord is our God; the Lord is one.
- Dinle İsrail! Rab Tanrımızdır; Rab birdir.
The square root of one is one.
- Birin karekökü birdir.
I'd like to stay one more night. Is that possible?
- Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.
- Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
There isn't a single cloud in the sky.
- Gökyüzünde tek bir bulut yok.
She left without saying even a single word.
- Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
He needs something to drink.
- İçecek bir şeye ihtiyacı var.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
We rented an apartment when we lived in New York.
- New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.
I'm busy looking for an apartment.
- Ben bir daire aramakla meşgulüm.
You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
- Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
Carbon monoxide is a poisonous substance formed by the incomplete combustion of carbon compounds.
- Karbon monoksit karbon bileşiklerinin tam yanmamasından oluşan zehirli bir maddedir.
Every time I think of Tom, I get a lump in my throat.
- Tom'u ne zaman düşünsem, boğazımda bir yumru hissediyorum.
I have a lump in my breast.
- Benim mememde bir yumru var.
Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
- Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
Two heads are better than one.
- Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
- Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
The soldiers have erected a peace monument.
- Askerler bir barış anıtı diktiler.
Washington is the capital of the United States.
- Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir.
In 1860, Lincoln was elected President of the United States.
- 1860'ta Lincoln, Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına seçildi.
The main idea in his speech was unity.
- Konuşmasındaki ana fikir birlikti.
The Emperor is the symbol of the unity of the people.
- İmparator, halkın birliğinin sembolüdür.
I saw her somewhere two years ago.
- Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
He lives somewhere about here.
- O, burada bir yerde yaşıyor.
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
Bob has been engaged to Mary for over a year.
- Bob, Mary ile bir yılı aşkın bir süredir nişanlıdır.
I can describe China, especially in relation to big cities like Beijing, in one sentence - China is a country whose pace of life is both fast and leisurely.
- Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir.
After a hectic few days at work, Tom is looking forward to a change of pace.
- İşte yoğun geçen birkaç günden sonra, Tom bir değişikliği iple çekiyor.
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
I brought you a little something.
- Sana küçük bir şey getirdim.
They began with a strong attack against the enemy.
- Düşmana karşı şiddetli bir taarruza geçtiler.
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
Have you ever squashed a tomato?
- Hiç bir domates ezdin mi?
We should play squash together sometime.
- Bir ara birlikte duvar tenisi oynamalıyız.