She announced her intention to retire.
- O, ona emekli olma niyetini bildirdi.
Black clouds announced the coming thunderstorm.
- Siyah bulutlar gelen gök gürültülü fırtınayı bildirdi.
She pasted a notice on the wall.
- O, duvara bir bildiri yapıştırdı.
Tom's death notice was in today's paper.
- Tom'un ölüm bildirimi bugünkü gazetedeydi.
He notified the police of the traffic accident.
- Trafik kazasını polise bildirdi.
Why wasn't Tom notified?
- Neden Tom'a bildirilmedi?
Will you notify me after 3 minutes?
- 3 dakika sonra bana bildirir misin?
Why didn't the police notify us?
- Niçin polis bize bildirmedi?
Do you have anything to declare?
- Bildirecek bir şeyiniz var mı?
I don't have anything to declare.
- Bildirecek bir şeyim yok.
Do you know how to play chess?
- Satranç oynamayı biliyor musun?
Do you know how to play mahjong?
- Mahjong oynamayı biliyor musun?
Everybody knew she could speak English well.
- Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
- Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
There is no knowing which team will win.
- Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.
Ken is as tall as Bill.
- Ken Bill kadar uzun boylu.
Ken didn't know what to say next.
- Ken gelecek defa ne söyleyeceğini bilmiyordu.
Mr Hashimoto is known to everyone.
- Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
His name is known to everyone in this town.
- Onun adı bu kasabada herkesçe bilinmektedir.
Bu arabayı sana kim sattı?
- Hvem solgte denne bil til dig?
O, ona arabasını sattı.
- Hun solgte sin bil til ham.
Bu arabayı sana kim sattı?
- Hvem solgte denne bil til dig?