In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog.
- Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.
Maybe we can make a deal.
- Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
Perhaps it will rain in the afternoon.
- Belki öğleden sonra yağmur yağacak.
It will rain perhaps tomorrow.
- Yarın belki yağmur yağacak.
Tom said that he couldn't possibly eat any more.
- Tom artık belki yemek yiyemiyeceğini söyledi.
I cannot possibly help you.
- Ben belki size yardımcı olamam.
I took my umbrella lest it rain.
- Belki yağmur yağar diye şemsiyemi aldım.
Maybe Tom didn't see us.
- Belki de Tom bizi anlamadı.
Maybe you are working too hard.
- Belki de çok çalışıyorsunuz.
You should probably tell Tom you don't want to do that.
- Belki de Tom'a bunu yapmak istemediğini söylemen gerekir.
She probably didn't have sex with him.
- Belki de onunla seks yapmadı.