Tom çok şaşkın görünüyor.
- Tom looks very confused.
Tom'un yüzünde şaşkın bir ifade vardı.
- Tom had a confused expression on his face.
Tom kafası karışmış görünüyor.
- Tom appeared confused.
Tom biraz kafası karışmış görünüyor.
- Tom seems a little confused.
Onların kafası karışık, değil mi?
- They are confused, aren't they?
Tom'un sadece kafası karışık.
- Tom is just confused.
Kafası karışmak kolaydır.
- It's easy to get confused.
Kafaları karışmış gezginler yanlış şehre doğru yöneldiklerini fark ettiler.
- The confused travelers realized they were headed toward the wrong town.
Tom kafası karışmış görünüyor.
- Tom appears confused.
Sanırım beni başka biriyle karıştırdın.
- I think you've got me confused with somebody else.
Beni biriyle karıştırmış olmalısınız.
- You must have me confused with someone else.
Tom son derece şaşırmış görünüyor.
- Tom looks utterly confused.
Herkes şaşırmış ve biraz şaşkın görünüyordu.
- Everybody looks surprised and a little confused.
Zhang allak bullak görünüyor.
- Zhang looks confusedly.
... I'M CONFUSED. ...
... and confused at times. ...