a factory or similar collection of buildings

listen to the pronunciation of a factory or similar collection of buildings
الإنجليزية - التركية

تعريف a factory or similar collection of buildings في الإنجليزية التركية القاموس.

works
(Askeri) bayındırlık
works
asar
works
(Askeri) tahkimat
works
{i} fabrika

Babam bir fabrika için çalışmaktadır. - My father works for a factory.

O bir fabrikada çalışıyor. - He works in a factory.

works
{i} çalışmalar

Bu kitap şairin en iyi çalışmalarından biridir. - This book is one of the poet's best works.

Onun en son çalışmaları geçici sergide. - His latest works are on temporary display.

works
{i} eserler

Ressam birçok güzel sanat eserleri üretir. - The painter produces many fine works of art.

Bu kitap şairin en iyi eserlerinden biridir. - This book is one of the poet's best works.

works
{i} tesis

Beton karma tesisi sadece şantiyeden bir mil uzakta. - The concrete mixing plant is just a mile from the worksite.

O bir sıhhi tesisat şirketi için çalışıyor. - He works for a plumbing company.

works
{i} yapıtlar
works
{i} atölye

Boş eller internetin atölyesidir. - Idle hands are the Internet's workshop.

Atölyesinde bir tablo yapıyor. - He's making a table in his workshop.

works
work işle/çalıştır/çalış
works
{i} imalathane
works
{i} işler

Birisi işleri baltaladı. - Someone's put a spanner in the works.

Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir. - The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.

works
parça/eser/iş
works
{i} yapı

Atölyesinde bir tablo yapıyor. - He's making a table in his workshop.

Tom evinin yakınındaki bir spor salonunda egzersiz yapıyor. - Tom works out in a gym near his house.

works
(Askeri) TAHKİMAT: Bak. "fortification"
works
{i}

O sadece ev işlerini çekip çevirmiyor, aynı zamanda bir okul öğretmeni olarak da çalışıyor. - Not only does she keep house, but she also works as a school teacher.

İlacın nasıl işe yaradığını öğreneceğim. - I will find out how the medicine works.

works
{i} istihkâm
الإنجليزية - الإنجليزية
works

The steel works almost fills the valley.

a factory or similar collection of buildings

    الواصلة

    a fac·to·ry or si·mi·lar col·lec·tion of buildings

    التركية النطق

    ı fäktıri ır sîmılır kılekşın ıv bîldîngz

    النطق

    /ə ˈfaktərē ər ˈsəmələr kəˈleksʜən əv ˈbəldəɴɢz/ /ə ˈfæktɜriː ɜr ˈsɪməlɜr kəˈlɛkʃən əv ˈbɪldɪŋz/
المفضلات