There's something moving down there.
- Aşağıya doğru hareket eden bir şey var.
We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
- Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
The cat on the tree came down to me.
- Ağaçtaki kedi bana doğru aşağıya geldi.
Bend down. The ceiling is very low.
- Aşağıya eğil. Tavan çok alçak.
Tom pulled his cap down over his eyes.
- Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi.
See below for more information.
- Daha fazla bilgi için aşağıya bakın.
Click below to sign the petition!
- Dilekçeyi imzalamak için aşağıya tıklayınız!
They are examining him from top to bottom.
- Onlar onu yukarıdan aşağıya muayene ediyorlar.
We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.
- Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.
She had the box carried downstairs.
- Kutuyu aşağıya taşıttı.
Who lives in the room below?
- Aşağıdaki odada kim yaşıyor?
We saw a lake far below.
- Biz çok aşağıda bir göl gördük.
We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
- Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
The cat on the tree came down to me.
- Ağaçtaki kedi bana doğru aşağıya geldi.
Tom has an inferiority complex.
- Tom bir aşağılık kompleksine sahip.
He has an inferiority complex.
- Onun bir aşağılık kompleksi var.
Hanover is the capital of Lower Saxony.
- Hannover Aşağı Saksonya'nın başkentidir.
The actual price was lower than I had thought.
- Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
There is no reason for you to feel inferior to anyone.
- Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.
They are examining him from top to bottom.
- Onlar onu yukarıdan aşağıya muayene ediyorlar.
He examined it from top to bottom.
- Onu baştan aşağı inceledi.
They are more or less the same size.
- Onlar aşağı yukarı aynı boyuttalar.
This book costs more or less 20 euros.
- Bu kitap aşağı yukarı 20 avroya mâl oldu.
We saw the parade move down the street.
- Geçit töreninin caddeden aşağıya doğru ilerlediğini gördük.
The victim's body was lying face down on the rug.
- Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu.
Tom put two slices of bread into the toaster and pushed down on the lever.
- Tom ekmek kızartma makinesine iki dilim ekmek koydu ve kolu aşağı itti.
You can watch movies with English subtitles using this link.
- Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.
No one should be subjected to such humiliation.
- Hiç kimse böyle bir aşağılanmaya maruz bırakılmamalıdır.
He can't be under thirty.
- O otuzdan aşağı olamaz.
There was a watermill under the dam.
- Barajın aşağısında bir su değirmeni vardı.
Let's go downstairs for dinner.
- Akşam yemeği için aşağı kata inelim.
She came downstairs with a letter in her hand.
- Elinde bir mektupla merdivenlerden aşağı indi.