I was amazed at his abrupt resignation.
- Onun ani istifası beni şaşırttı.
It amazed us that she had been to Brazil alone.
- Brezilya'ya tek başına gitmesi bizi şaşırttı.
That just baffles me.
- O sadece beni şaşırtıyor.
His memory baffles me.
- Onun belleği beni şaşırtıyor.
It's surprising that you haven't heard anything about her wedding.
- Onun düğünü hakkında bir şey duymamış olman şaşırtıcı.
It is not surprising that he resigned.
- Onun istifa etmesi şaşırtıcı değildir.
The fearful noise astonished anyone coming for the first time.
- Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
What puzzled us was that he said he would not attend the meeting.
- Bizi şaşırtan şey onun toplantıya katılmayacağını söylemesiydi.
His behavior puzzled me.
- Onun davranışı beni şaşırttı.
Fadil's reaction puzzled the investigators.
- Fadıl'ın tepkisi dedektifleri şaşırttı.
His behavior puzzled me.
- Onun davranışı beni şaşırttı.
It's amazing how much trouble Tom is able to get into.
- Tom'un başını bu kadar çok belaya sokması şaşırtıcı.
The fluency of your English is amazing.
- Senin İngilizcenin akıcılığı şaşırtıcı.
The circus amazed and delighted the children.
- Sirkler çocukları şaşırttı ve sevindirdi.
I was amazed at his abrupt resignation.
- Onun ani istifası beni şaşırttı.
It surprises most people to find out that the prison warden is a woman.
- Hapishane gardiyanının bir kadın olduğunu görmek çoğu insanı şaşırtır.
My decision to study abroad surprised my parents.
- Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
Your ignorance is astonishing!
- Senin cehaletin şaşırtıcı!
The fearful noise astonished anyone coming for the first time.
- Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
Your ignorance is astonishing!
- Senin cehaletin şaşırtıcı!
The astonishing blow finished the match.
- Şaşırtıcı darbe maçı bitirdi.
Tom is trying to confuse you.
- Tom sizi şaşırtmaya çalışıyor.
You're trying to confuse me.
- Beni şaşırtmaya uğraşıyorsun.
I can see how that would be puzzling.
- Bunun ne kadar şaşırtıcı olacağını görebiliyorum.
This is quite puzzling.
- Bu oldukça şaşırtıcı.
His words surprised me.
- Onun sözleri beni şaşırttı.
My decision to study abroad surprised my parents.
- Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
Sami asked Layla a perplexing question.
- Sami, Leyla'ya şaşırtıcı bir soru sordu.