He stopped up the crack with putty.
- Çatlağı macunla tıkadı.
Tom doesn't like it when Mary cracks her knuckles.
- Mary eklemlerini çatlattığında Tom sevmez.
The hail cracked the window.
- Dolu pencereyi çatlattı.
The ice cracked under the weight.
- Buz ağırlığın altında çatladı.
The ice is too hard to crack.
- Buz çatlamak için çok sert.
In severe cases, cracks can form or it can snap apart.
- Ağır vakalarda çatlaklar oluşabilir ya da kırılabilir.
My neck snapped when I did a headstand.
- Amuda kalktığımda boynum çatırdadı.