This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages.
- Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.
We often hear it said that ours is essentially a tragic age.
- Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.
The revolution brought in a new era.
- Devrim yeni bir çağ getirdi.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
I had a call from her for the first time in a long time.
- Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.
Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
- Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
He was regarded as the greatest writer of the day.
- Çağının en iyi yazarı olarak görülüyordu.
In this day and age, life without electricity is unimaginable.
- Bu çağda elektriksiz bir hayat düşünülemez.
His ideas are up to date.
- Onun fikirleri çağdaş.
This book is a little out of date.
- Bu kitap biraz çağ dışı.
That castle was built in ancient times.
- O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
- Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.