Norwegian, Swedish and Danish are mutually intelligible to a high degree.
- Norveççe, İsveççe ve Danimarkaca karşılıklı olarak yüksek derecede anlaşılabilirdir.
That's perfectly understandable.
- O kusursuzca anlaşılabilir.
For understandable reasons, they have been rejected.
- Anlaşılabilir nedenlerden dolayı reddedildiler.
The two countries will negotiate a settlement to the crisis.
- İki ülke kriz için bir anlaşma görüşecekler.
The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
- Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
I happen to agree with Tom.
- Tom'la tesadüfen anlaşıyorum.
Tom and Mary almost always agree with each other.
- Tom ve Mary hemen hemen her zaman birbirleriyle anlaşırlar.