Tom asla ağzını birşeyi şikayet etmeden açmaz.
 - Tom never opens his mouth without complaining about something.
Yarın sabah Tom'un birşeyler yapmasına yardım etmeliyim.
 - I have to help Tom do something tomorrow morning.
O, oryantal sanatında birazcık uzmandır.
 - He is something of an expert on oriental art.
Bu biraz farklı bir şeydi ve beraber takıldığım insanlar bunlardan takıyordu.
 - It's something a bit different and the people I was hanging around with wore them.
Sen bir polis falan mısın?
 - Are you a cop or something?
Neden parka falan gitmiyoruz?
 - Why don't we go to the park or something?
Tom Mary'ye önemli bir şey söylemek istedi.
 - Tom wanted to tell Mary something important.
Mary'yi gördüğüm her seferde, ondan yeni ve önemli bir şey öğreniyorum.
 - Each time I see Mary, I learn something new and important from her.
Olağanüstü bir şey görmek istiyor musun?
 - Do you want to see something extraordinary?
Sana küçük bir şey getirdim.
 - I've brought you a little something.
Bana yapacak bir şey ver.
 - Give me something to do.
He looks a something behind that big desk.