O, kaderini kabul etmek zorunda kaldı.
- She had to accept her fate.
Kader benim lehine döndü.
- Fate has turned in my favour.
Acı çekmek insanın kaderidir.
- It is man's destiny to suffer.
Hiç kimse kaderden daha bilgili olamaz.
- No one can be more wise than destiny.
Fadıl'ın yıkıcı kaderi sonunda gün ışığına çıktı.
- Fadil's devastating fate finally came to light.
Sonunda iki aile kaderini kabul etti.
- In the end the two families accepted their fate.
Herkes aynı kaderi bekliyordu - ölüm.
- Everybody was waiting the same fate - death.
Ölüm herkesin kaderidir.
- Death is everyone's fate.