The young woman under that tree looks sad.
- Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor.
They sat under a tree.
- Bir ağacın altına oturdular.
In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
- On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
I am sixteen years old.
- Ben on altı yaşındayım.
The workers flip the curds to drain excess whey.
In Dutch folklore, kabouters are tiny people who live underground.
- Hollanda halk biliminde kabouterler yer altında yaşayan minik insanlardır.
The hospital for this Mars colony is underground.
- Bu Mars kolonisinin hastanesi yer altındadır.
A hexagon has six sides.
- Bir altıgenin altı yanı var.
Benzene molecules are hexagonal in shape.
- Benzen molekülleri altıgen şeklindedirler.
I perspired under my armpits.
- Benim koltuk altım terledi.
She shaved her armpits.
- O, koltuk altını tıraş etti.