Tom Mary'yi bütün yol boyunca istasyona kadar kovaladı.
- Tom chased Mary all the way to the station.
Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık.
- The train was so crowded that we were obliged to stand all the way to Osaka.
... all the way down to competing with the Honda Accords ...
... There are Arab traders who are traveling all the way ...